Uğur Mumcu’nun ölümünün 31’inci yıl dönümünde anma programı düzenlendi
Gazeteci-yazar Uğur Mumcu, cinayetinin 31’inci yıl dönümünde Maltepe Belediyesi’nin düzenlediği “Bir Keskin Kalem, Bir Kırık Cam: Uğur Mumcu” konulu konser ve panelle anıldı.
Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde düzenlenen programa aralarında CHP Maltepe İlçe Başkanı Kenan Otlu’nun da bulunduğu çok sayıda Maltepeli katıldı. Demokrasi mücadelesinde şehit olan tüm vatandaşlar için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu, ardından İstiklal Marşı okundu.
Programın moderatörlüğünü yapan gazeteci-yazar Necdet Saraç, “Ocak ayında hep siyasi cinayetleri konuşuyoruz. Bugün Uğur Mumcu’yu anacağız ama Uğur Mumcu’yu anmakla sınırlı kalmamız mümkün değil. Ocak ayında Türkiye siyasi tarihinde kaybettiğimiz yazarlar, gazeteciler ve siyasi aktörler.” “Ancak bugün Türkiye’nin belki de en zor kavramları haline gelen demokrasiyi, özgürlüğü, herkesin bu ülkede yan yana, kardeşçe, temel prestijiyle yaşaması gerektiğini söyleyen insanları da anacağız.”
“Prens ettikleri şeyler, BEDELİNİ ÖDEMELERİNE NEDEN OLDU”
Programın açılış konuşmasını yapan Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç, Ocak ayının cinayetlerle dolu bir ay olduğunu ve cumhuriyet aydınlarının yazdıkları konuların onlara bedel ödettiğini belirterek, “İnşallah boyun eğmek yerine Gelecek yıllarda aydınlık bir Türkiye’nin ışığını yakan halkımızın anısına, onların gösterdiği yolu takip edeceğiz.” “Hedefimize birlikte yürüyerek daha çağdaş, ilerici ve aydın bir Türkiye’de birlikte yaşama fırsatına sahip olacağımızı düşünüyorum” dedi.
“İSİMLERİNİ SÖYLEMEKTEN BİLE KORKUYORLAR”
Öğretim Görevlisi – Yazar Elfin Tataroğlu, aydınların anıldığı Adalet ve Demokrasi Haftası’nın toplumsal hafızanın canlı tutulması açısından çok önemli olduğuna dikkat çekerek, şunları söyledi:
“Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana, özellikle 1970’li, 1980’li ve 1990’lı yıllarda hepimizi şok eden ve büyük toplumsal travmalara neden olan aydınlarımıza yönelik cinayetleri unutmamak ve bu olayları daha iyi anlayabilmek için bu faaliyetleri çok önemli olaylar olarak görüyorum. Her siyasi cinayetin alçakça olduğunu yüksek sesle söyleyin.”
2017 yılında başlayan ve 2019 yılında kitapla sonuçlanan araştırmasında Türkiye’nin ilk kadın ilahiyat profesörü Bahriye Üçok’un hayatını yazdığını hatırlatan Tataroğlu, “Bahriye Üçok’un kızının kapısını çaldığımda bana şöyle dedi: “Gelin siz de girin. Ben de söyleyeyim. “Çok kişiye anlattım, bu kapıdan çıktıktan sonra tek satır yazmadılar” dedi. Kitabım yayımlandığında üzerinden tam 30 yıl geçmişti. Bahriye Üçok’un öldürülmesi ve hakkında tek bir satır bile yazılmaması. Çünkü bu aydınların önemli bir kısmının ölmüş olmasından bile korkuluyordu. Bahriye Üçok’un, Turan Dursun’un “Adlarının anılması bile korku verici. Onların mücadelesi laik Türkiye için o kadar önemliydi ki, bu nedenle hedef seçildiler.” dedi.
MUMCU’NUN ARAŞTIRMACI YANINI VURGULADI
Doç. İtimat Gürkan Öztan, 24 Ocak’ın Uğur Mumcu’nun öldürüldüğü tarih olduğunu ve 24 Ocak 1980 tarihli ekonomik kararların örtüştüğünü belirterek, şunları söyledi:
“12 Eylül 1980 darbesinden hemen önce 24 Ocak 1980’de alınan kararlar, her ne kadar Türkiye ekonomisinin genel gidişatını değiştirmeye yönelik kararlar gibi görünse de aslında siyasi rejimin ve devlet mimarisinin yeniden yapılandırılması anlamına gelen kararlardı. Ölümüne kadar 12 Eylül 1980 darbesinin bir üyesi olan Mumcu, yazılarında döneminin birçok farklı analistinden farklılaşarak sürecini çok eleştirel bir şekilde anlatmıştır.Uğur Mumcu değerli aydınlardan biriydi. 12 Eylül rejimiyle ve Kemalist bakış açısıyla uzlaşmaya çalışan, başta Kürt sorunu olmak üzere döneminin önemli meselelerine, döneminin isimlerinden farklı bir bakış açısıyla, araştırmacı bir tavırla yaklaştı. Güçlü bir çerçeveden değerlendirme ve analiz etme yeteneği.”
SORUSUNA CEVAP ARADI: BUGÜN YAŞAsaydı NE YAZIRDI?
Gazeteci-yazar Hakkı Özdal, Uğur Mumcu cinayetinin soruşturulması sırasında yaşadıklarını paylaştı. Özdal, Mumcu’nun uluslararası sermayenin Türkiye’deki casusluk faaliyetlerinin ve yeraltı dünyasının yerel sermaye sınıfı ve devletle ilişkilerinin peşinde olduğunu söyledi. Gazeteciler olarak “Mumcu bugün ne yapacak, ne yazacaktı?” sorusunu sorduklarını ifade eden Dr. Özdal, “Mumcu bugün yaşasaydı mezhepler ve çocuklar meselesiyle, bebekken evlendirilen kızlarla ilgilenirdi. Kamu ihalelerindeki yolsuzluklarla, Körfez sermayesinin adeta imparatorluk coşkusuyla Türkiye’ye akışıyla ilgilenirdi.” Onun boşluğunu doldurmak kolaydır.” “Öyle değil ama elimizden geleni yapıyoruz” dedi.
İKİ USTA SAHNEYİ PAYLAŞTI
Program, usta müzisyenler Cahit Berkay ve Mazlum Çimen’in saz enstrümanlarıyla seslendirdiği müzik dinletisi ile sona erdi.